• HOSGELDINIZ

    Bulundugunuz site, Burak Bardakci'nin sagdan soldan okuyup ilgisini ceken haberleri alinti yaptigi, dokumanlari, linkleri yayinladigi ve bazen de kendisinin yazdigi (daha dogrusu cabaladigi) yazilari iceren blog denemesidir.
  • Kategorıler

Küçük işletmeler ve Toptancılık sektörü

Son zamanlarda krizin ülkemizi teğet geçtiği haberlerine, iktidar partisinin hiç bir şey yokmuş gibi davranmasına rağmen Amerika kaynaklı olarak başlayan ekonomik kriz önce Avrupa’yı ve sonra ülkemiz dahil bütün dünyayı etkilemiş bulunuyor. Amerika’nın sorunlarıyla hızlı bir şekilde yüzleşmesine çözüm üretmeye başlamasına karşın Avrupa hala tedirgin ve doğru dürüst hiçbir şey yapılmıyor. Bununla beraber ihracatımızın ve dış taleplerimizin büyük bir oranının Avrupa’dan geliyor olması Türkiye’nin 2009 yılında da krizi yaşayacağının habercisi.  

Kriz

Kriz

 

 

Daha çok finans sektörünü ilgilendiren bir krizmiş gibi görülse de en azından Türkiye için kriz daha çok reel sektörde etkili. Bütün gazetelerde ve ekonomi dergilerinde krizden nasıl kurtuluruz, neler yapmamız gerekir gibi bir çok uzmandan (veya hiçbir şey bilmeyen uzman görünümlü kişilerden) tavsiyeleri, önerileri okuyoruz ancak bütün değerlendirmeler üreticilere, büyük ve orta ölçekli işletmelere yönelik.

İşçi çıkarmayın, verimliliğinizi arttırın, likitte kalın, pazarlamaya önem verin, üretim maliyetlerini düşürün gibi hepsi birbiri ile aynı olan basmakalıp öneriler ve çözüm yolları. Ama asıl sorun kimsenin ilgilenmediği küçük esnafta ve buna bağlı olarak toptancılık sektöründe.

Küçük esnafın ne çıkartabileceği bir işçisi, ne likitte kalabileceği parası ne de verimlilik arttırabileceği bir pozisyonu yok. Aynı şekilde toptancılık sektöründe de pazarlama alanında yapabilecekleri çok sınırlı. Üretici olmayan ve onlarca farklı firmanın ürünlerini satmaya çalışan bir firma ne reklam yapabiliyor, ne üretim maliyetlerini düşürebiliyor ne de şu sıralar çok duyduğumuz gibi innovasyon yapabiliyor.

 

Tahtakale

Tahtakale

 Toptancıların merkezi olarak bilinen Beyazıt ve Tahtakale piyasasına baktığımızda eskiden adım atmanın mümkün olmadığı sokaklarda şu an in cin top oynuyor, işlek yerlerde görülen kalabalık ise çoğunlukla kuru kalabalık. Bir kaç yıldır piyasanın durgunluğu krizin ülkemizi etkilemesiyle daha da arttı ve göstergeler daha da kötüye gideceğini işaret ediyor. Çünkü düşük ve orta gelirli kesimin ya cebinde harcayacak parası yok, ya da biriktirdiği bir miktar parayı belirsizliğin getirdiği korkudan dolayı harcayamıyor. Bu da sokaktaki esnafı ve ara sektörleri direk etkiliyor.

 

Benim beklentim büyük firmalar, bankacılık sektörü, otomotiv sektörü gibi büyük oyuncuların olduğu sektörlerin yanı sıra ülke ekonomisini sırtlayan ve istihdamın çoğunluğunu oluşturan küçük işletmeler ve esnaflara yönelik olarak yapılması gerekenlere değinilmesi, hükümetin çözüm üretmeye çalışması, imalat sanayine ve büyük ölçekli firmalara yönelik olan klişe öneriler ve krizden kurtulma rehberi yerine elinden hiçbir şey gelmeyen ve yapabilecekleri çok sınırlı olan küçük işletmelere yönelik bir çıkış yolu hazırlanması. Gazete ve dergi editörleri krizin sadece holdingleri ve bankaları değil özellikle reel sektörü ve alt kesimi vurduğunu bilmeli ve bu konuya dikkat çekmeli. Eğer durgunluk bu şekilde giderse daha bir çok esnafın yok olup gitmesi, işsizliğin katlanarak artması kaçınılmaz görünüyor.

Kendisi kucuk, etkisi buyuk trendler!

14 Mayis 2008’de Ciragan Sarayi’nda duzenlenen The Box Conference etkinligine konusmaci olarak katilan Mark J. Penn,i “Micro Trends” adli kitabindan alintilar yapmis ve keyifli bir sunum gosterisi sunmustu. 25 devlet baskani, 100’den fazla dev sirkete danismanlik yapan (yani trend belirlemede gercekten uzman olan) Mark J. Penn’n sunumu beni oldukca etkilemisti.

Capital dergisininde kendisi ile yaptigi soylesiye dayanarak, bu trendlerden Turkiye icin onemli olan 7 tanesini ve kisa aciklamalarini bulabilirsiniz.

1) Birbirine Uzak Ciftler

ABD’de 3.5 milyon cift ihtiyactan veya secimlerinden dolayi ayri yasama karari aliyor. 15 yil once 1.7 milyon iken bu rakam gunumuzde 2 kat artmis ve dunya genelinde artmaya devam ediyor.

2) Yolda Gecen Sure Artiyor

Konut fiyatlarinin pahalilasmasi dolayisi ile bir cok kisi isine yakin yerlerde oturamiyor ve istedigi hayat tarzini gerceklestirebilmek icin sehir disinda daha buyuk evlerde oturmaya basliyor. Hatta Londra’da calisan bir cok Fransiz, arada 350 km mesafe olamsina ragmen hizli tren sayesinde sabah Londra’ya gelip aksam evlerine Fransa’ya geri donuyor. Ote yandan, ucak fiyatlarinin ucuzlayacagi dusunulurse (uzun vadede) ileride bir cok kisi cok daha uzun mesafelere gundelik olarak calismaya gidebilecek.

3) Evden Calisanlar Ordusu

Teknolojideki ilerlemeler sayesinde evden calisanlarin sayisi hizla artiyor. Gunumuzde 3.4 milyon amerikali gunde 90 dakikasini yolda harcarken, 4.2 milyon kisi evden calisiyor. 1980 yilina gore bu oran tam olarak ikiye katlanmis durumda. Ayrica evden calisanlarin % 58’i kendi isine sahip, % 35’i ozel sektorde, % 4’u ise kamu sirketlerinde calisiyor.

Bunlara dayanarak evden calisanlarin oncelikle bir dernege ihtiyaci oldugu vurgulaniyor. Ayrica home ofis calisanlara yonelik mobilyalar ve sigorta cozumlerinin ileride oldukca ragbet gorecegide yapilan tahminler arasinda.

4) Artik Daha Az Uyuyoruz

Insanlar artik daha az uyuyor ve daha fazla yorulup daha fazla uyanik kaliyor. Bir cok amerikali gunde 8 saatten daha az uyuyor. Uykusuzlugun ekonomiye maliyeti ise 50 milyar dolar.

5) Solak Nufusu Cogaliyor

Solaklarin nufusu hizlica artiyor. Yapilan bir arastirmaya gore solaklarin sag elini kullananlara gore daha cok kazandigi belirlenmis. Ancak en buyuk ilerleme, eskiden sol elini kullananlarin maruz kaldigi dini – kulturel baskinin ortadan neredeyse tamamen kalkmis olmasi. Gelmis gecmis onemli solaklara ornek olarak Napolyon, Einstein, Sezar, Buyuk Iskender, Bill Clinton ve Newton gosteriliyor. Is dunyasinin elinden dusurmedigi Blackberry’lerin bile sadece sag elini kullananlara gore uretildigi dusunulurse, solaklar hala buyuk olcude ihmal ediliyor.

6) Kendi Kendinin Doktoru

Artik bir cok kisi, internetteki saglik sitelerini kullanarak bir kac tiklama ile kendi hastaliginin teshisini koyabiliyor, doktorlari ise sadece recete yazdirabilecekleri ATM ler olarak kullaniyorlar. Hastaler teknolojiyi kullanmaktan oldukca memnunken, doktorlar ise e-mail yolu ile ucretleri nasil tahsil edebilecekleri hakkinda endise duyuyorlar. Internetin ve teknolojinin gelismesi ile birlikte bu trend cok uzun sure devam edecege benziyor.

7) Yeni Yasli Babalar

Sadece ABD’de degil, bircok gelismis ulkede 50 yasin uzerindeki babalarin sayisinda artis yasaniyor. Yeni yasli babalar daha cok enerji icecegi tuketirken, daha fazla cocuk ve aile gelisimi kitaplari okuyorlar ve zihinsel oyunlara onem veriyorlar.

Turkiyenin En Begenilen ilk 20 Sirketi

Capital Dergisi’nin bu yil 8’incisini duzenledigi arastirmaya gore Turkiye’nin En Begenilen Sirketleri siralamasi soyle:

1) Turkcell
2) Koc Holding
3) Arcelik
4) Garanti Bankasi
5) Sabanci Holding / Coca Cola
6) Eczacibasi Toplulugu
7) Unilever
8) Ulker
9) Dogus Holding
10) Procter&Gamble
11) Vestel
12) Microsoft
13) Zorlu Holding
14) Turkiye Is Bankasi
15) Turk Telekom
16) Akbank
17) Philip Morris / Efes Pilsen
18) Borusan Holding
19) Bosch
20) Toyota / Siemens

garanti.com.tr “DÜNYANIN EN İYİSİ”

Garanti Bankasi, dunyanin en saygin is ve finans dergilerinden Global Finance tarafindan bu yil 8. Kez gerceklestirilen “Dunyanin En Iyi Bankalari” degerlendirmesinde 2 odule layik goruldu.

garanti.com.tr, dunyadaki tum bankalar arasinda “En Iyi Bireysel Kredi Sitesi” ve “En Iyi Butunlesik Bireysel Banka Sitesi” kategorilerinde birinci secildi. Garanti odulunu, New York’ta duzenlenen bir torenle aldi.

Şirket yaratmanın 12 sıradışı yolu

  Çoğu şirkette, iş dünyasının kökleşmiş gelenekleri, alışagelmiş uygulamaları gözü kapalı kabul edilir.

Şirketler, kültürlerine kolay uyum sağlayacağına inandıkları insanları işe almayı yeğleyip, çalışanlarını birbirleriyle iyi geçinmeye, kurumsal kuralları öğrenmeye ve emirleri harfi harfine yerine getirmeye teşvik ederler.

Ancak günümüzün dinamik ve rekabetçi dünyasında uzun vadede büyümek ve ayakta kalabilmek için şirketlerin kendilerini uygun yeni yönetim tarzları ve yeni ürünler keşfetmeleri şarttır. Bu da ancak inovasyonun yani yenilikçiliğin şirketlerde bir yaşam biçimi olarak benimsenmesiyle gerçekleşebilir. Yenilikçiliğin bir şirkette yaşam tarzı haline getirilebilmesi için, şirket yönetimine ait kökleşmiş inançların çoğunlukla tersine çevrilmesi gerekir.

İşe Yarayan Çılgın Fikirler
İşte Standford Üniversitesi Profesörlerinden Robert I. Sutton da, kurumlarında yaratıcılığı ve yenilikçiliği ateşlemek isteyen yöneticilere yıllardır önerdiği fikirleri “İşe Yarayan Çılgın Fikirler” de bir araya getiriyor. Sutton, yenilik yapmak isteyen şirket yöneticilerine, günümüzde pek çok kurumu başarıya ulaştırmış olan 12 yolu göstererek, tüm şirketleri sıradanlıkla sıra dışılık arasında bir denge kurmaya davet ediyor.

Robert Sutton’a göre yaratıcılığı ateşleyen fikirler: 

* İşe yarayan geleneksel fikirler yerine, işe yarayan garip fikirler geliştirin.

* Büyük olasılıkla başarıyı olacak işler yapmak ve başarının kesin olacağına önce kendinizi, sonra diğerlerini inandırmak yerine, büyük olasılıkla başarısız olacak işler yapın. Başarının kesin olduğuna önce kendinizi sonra diğerlerini inandırın.

* Başarıyı ödüllendirmek, başarısızlığı ve tembelliği cezalandırmak yerine,
başarıyı ve başarısızlığı ödüllendirin. Yalnızca tembelliği cezalandırın.

* İşe değer veren ve yapılan işi destekleyen kişiler aramak, desteklemek yerine, uzak durmanın, dikkati başka yöne çevirmenin yollarını arayın.

* Güvenilir ve pratik şeyler üzerinde düşünüp, bunları gerçekleştirmek için plan yapmak yerine, komik, saçma ve pratik olmayan şeyler üzerinde düşünün. Bunları gerçekleştirmek için plan yapın.

* Geçmiş deneyimlerinizi alıp, kopyalamak yerine, geçmiş deneyimlerinizi tamamen unutun.

* Özellikle yeni işe alımlarda adayları izlemek için iş mülakatları yapmak yerine,
adayları izlemek için değil, yeni fikirler elde etmek için iş mülakatlarından yararlanın.

* Karşı karşıya kaldığınız sorunun esasını hiçbir zaman çözememiş olan insanları görmezden gelmek yerine, karşılaştığınız sorunların aslını çözen insanlara önem verin.

* Mutlu insanlar bulup, kavga etmeyeceklerinden emin olmak yerine,
mutlu insanlar bulup, kavga etmelerini sağlayın.

* Hızlı öğrenen, kurumu hızlı tanıyacak kimseleri işe almak, sevebileceğiniz ve ihtiyacınız olanlarla çalışmak yerine, yavaş öğrenenleri, kurumu zor tanıyacak olan kimseleri işe alın. Sevmeseniz bile sizi rahat ettirecek kimseleri işe alın. İhtiyacınız olmayan kimseleri işe alın.

* Dikkat gösterecek, yöneticilerine ve birlikte çalıştıklarına riayet edecek kimseleri cesaretlendirmek yerine, yöneticilerini ve birlikte çalıştığı kimseleri görmezden gelecek, onlara kafa tutacak insanları destekleyin.

* Sıra dışı fikirlerin uygulanmasında ve kullanılmasında beceriklilik etkinliğin göstergesi olduğuna inanmak yerine, yaratıcı şirketler ve ekiplerde çalışmanın verimsiz ve can sıkıcı olduğuna inanın.

Yazan: Prof. Robert I. Sutton

Hangi Okyanus?

Mavi Okyanus, INSEAD Üniversitesi profesörlerinden W. Chan Kim ve Renee Mauborgne’un 1880 ile 2000 yılları arasında faaliyet gösteren bir çok farklı sektördeki şirketi inceleyerek oluşturdukları bir strateji. Bu stratejinin temeli, güçlü rakiplerin olduğu pazarlarda rekabet etmek yerine, kurallarını sizin çizdiğiniz yeni pazarlar bulmak. Özellikle büyük düşüşü ve Microsoft ve Sony karşısındaki güçsüzlüğüne rağmen 34.5 milyon adet satış rakamına ulaşarak rakiplerini geride bırakan Nintendo, Nintendo Wii oyun konsolunda mavi okyanus stratejisini kullanarak başarıya ulaştı.

Aşağıda Kırmızı Okyanus ve Mavi Okyanusun karşılaştırmalarını ve temel farklılıklarını görebilirsiniz.

KIRMIZI OKYANUS ve MAVİ OKYANUS

  • Mevcut pazarda rekabet et
    Başka kimsenin olmadığı bir pazar yarat.
  • Rakiplerini ez
    Rekabeti yersiz kıl
  • Mevcut talebi değerlendir
    Yeni talep oluştur ve ele geçir
  • Değer Maliyet dengesini sağla
    Değer Maliyet dengesini yersiz kıl.
  • Şirketin bütün sistemini farklılaşma ya da düşük maliyet stratejileri ile uyumlandır.
    Şirketin bütün sistemini farklılaşma ve düşük maliyet stratejileri üzerine kur. 

En Iyisi Onceden Hazirlanmis Iflas

Moody’s Investor Services tarafindan dun aciklanan rapor, otomotiv sektorunun yeniden yapilandirilmasi icin en akla yakin senaryonun onceden hazirlanmis iflas yontemi ile birlikte saglanacak devlet yardimi oldugunu savundu. Moody’s degerlendirmesine gore iflas mahkemesine gitmeden once, taninacak haklar ve finansman konusunun belirlendigi bir yontem olan onceden hazirlanmis iflas secenegi kullanilmadigi takdirde, sirketler kontrolsuz bir iflas surecine dusecek ve bu ABD’de issizligi tirmandiracak. Moody’s, onceden hazirlanmis iflas yonteminin devlet yardimiyla birlikte uygulanmasi seceneginin yuzde 70, iflas yoluna gitmeden sirketleri devlet eliyle kurtarma paketinin ise yuzde 25 gerceklesme sansi oldugunu bildirdi.

Kaynak: Hurriyet

Kriz Google’ın yaratıcılığını vuruyor

Google, ekonomik kriz önlemleri dahilinde çalışanların mesai saatlerinde ilgilenebildikleri projelerden destek çekiyor.

İnternetin Godzilla’sı Google bile, ekonomik krizin ısırıklarından kaçamıyor. Şirket, Lively ve SearchMash’i sonlandırmak, Google Page Creator’u bitirip işlevlerini Google Sites’a kaydırmak, Google Finance’a reklam almak gibi görünür önlemler yanında bazı bürolaraını kapamak, ihtiyaca ve yeteneğe göre değil edilen kara göre yeni çalışanlar almak, çalışanlarına yaptığı güzelliklerin bütçesini kısmak gibi perde arkası ayarlamalar da yapıyor.

Ancak bu önlemlerin belki de en acısı “Yüzde yirmi” uygulamasının sakatlanması. Google çalışanları, mesai saatlerinin yüzde yirmisini, şirket için kendi insiyatifleriyle geliştirdikleri projelere harcayabiliyordu. Ama, çevrimiçi reklamların getirdiklerinden başka gelir kaynakları da araştıran Google, mühendislik bölümlerinin başkan yardımcılarından kar etmesi en muhtemel 20 projeyi listelemelerini istedi. Listeye giremeyen projelerin şirketten destek alması zor görünüyor. Bu da, Google’dan yakın zamanda kopuşların başlaması anlamına geliyor.

Alinti: Yahoyt

HP’nin SIYAH MUREKKEBI

Silikon Vadisi‘nde herkes yerlerde surunmuyor. Hewlett-Packard, 18 Kasim’da acikladigi bu ceyrege ve 2009 yilina ait bol haneli gelir tahminleriyle yatirimcilari hayretler icinde birakti. Bazi analistler, CEO Mark Hurd‘un maliyet kisintisi programlarina atifta bulunyor. Diger bazilariysa sirketin su anda kurumsal PC harcamalarindaki yavaslama nedeniyle kotu gunler geciren Dell gibi rakipleri karsisinda oldukca iyi durumda olmasini, genis urun ve hizmet portfoyune ve guclu uluslararasi baglantilarina bagliyor.

Kaynak: BusinessWeek

GM, Ford ve Chyrsler iflas etmeli!

“GM, Ford ve Chrysler iflas etmeli”. Bu sozu soyleyen unlu Harvardli profesor Martin Feldstein. Feldstein, General Motors, Ford ve Chryslerin 25 milyar dolarlik destege olan ihtiyacinin karsilanmamasi gerektigini, cunku yardim yapilsada 2-3 sene icerisinde herseyin eski haline donecegini belirtiyor. Sendiklardan dolayi calisanlarina yuksek maaslar odeyen ve sendikalara bagli calismayan Toyota vs gibi otomotiv ureticileri ile rekabet edemeyecekleri icin bu sirketlere yapilacak olan yardimin bir faydasi dokunmayacagini ve sirketlerin iflas etmesi gerektiginin altini ciziyor.

Martin Feldstein’in yazisi icin (ingilizce) tiklayin